9 Haziran 2018 Cumartesi

SEÇİME PAZARLIK YAPILAMAYACAK ŞEYLER (DE OLMALI) - ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR

Birilerinin gözünde Kemal Kılıçdaroğlu'dan "ideolojik" olarak farklı olan ve birilerinin gözünde Atatürkçü olan bir Cumhurbaşkanı adayı, mitinginde diyor ki

"Türkiye'de Türk, Kürt, Ülkücü, HDP'li hepsinin kardeşi benim. Büyük şemsiye altında buluşmak yakışır bize, Cumhuriyet şemsiyesi. Türk, Kürt, Alevi, Sünni hepimiz bir şemsiyenin altında. Bunu birlikte başaracağız."

Nereden başlamak lazım?

Eğer bir kişi, ırk ve mezhep esasına dayanmayan Ulusal Türk kimliğini etnisite olarak görüyor ve etnik eşitlemelerde kullanıyorsa, bu, Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucu felsefesini reddetmek demektir.

Ulusal kimliği "etnisite" olarak kabul edip, etnisitelerin vurgulanmasından oluşacak bir "şemsiye" için olmazsa olmaz olan şey kurucu felsefenin, emperyalizme direnen son kale olan ulus devletin yapılacak yeni bir anayasa ile yok edilmesi demektir.

Yine tekrarlıyoruz, Türkiye Cumhuriyeti'ni her şeye rağmen bir arada tutan, farklılıkları inkar etmeyen, onları kültürel kimlik gören ama ortak değerleri resmileştiren bunu da etnisite ve mezheplere adil olabilmek için "kör" olan yaklaşımıdır.

Bunun iki dayanak noktası laiklik ve ulusal kimliktir. Sen ulusal kimliği etnisite görüp tek tek etnisite vurgusu yaparsan ulus devlet yapısını, ulusal kimliği...

Mezheplerin ısrarla vurgulamasını yapıp altlarını çizersen de laiklik ilkesini yerle bir edersin. Ve bu durumun hem topluma kanıksatılması hem de Yeni Anayasa ile resmileşmesiyle Cumhuriyet ayakta ka-la-maz.

Eşyanın tabiatına aykırıdır bu durumda ayakta kalabilmesi.

Ve hiçbir oy hesabı, pazarlığı, kimseye ülkenin kolonları üzerinde oynama hakkını vermemeli. Adaylar bunu yapıyorsa seçmenleri dur demeli.

Yukarıdaki ayrıştırıcı söylemi HDP de kullanıyor AKP de. O zaman ne farkın kaldı senin onlardan?

Kurucu felsefe bu ülkenin omurgasıdır. Kırılmış omurga hiçbir yükü kaldıramaz.

Yukarıda bu konuşmayı yapan adayın "mantığına" göre HDP'li ve Kürt kökenli yurttaşlar ayrı insanlar. Bir kişi hem Kürt kökenli hem HDP'li olamaz. Aynı şekilde Kürt kökenli bir yurttaş Ülkücü olamaz(ki bunun birçok örneği vardır) aynı şekilde birisi de hem Sünni kökenli hem de Kürt kökenli olamaz. Alevi kökenli yurttaş da Türk olamaz. (Aleviliğin bile aslında Türkmen kültürü ve Alevilerin de zaten Türkmen olduğunu ya bilmediğinden ya bilmek işine gelmediğinden)

Bu yaklaşımın yarattığı karmaşayı gördünüz mü? Bir de bunun insanların tamamen kimlik siyasetine döktüğünü düşünün. Kanıksandığını. Farz edin ki herkesin kişisel özelliği ve donanımından önce siyasal kimlik haline getirilmiş kültürel kimlikleri geliyor. En ufak bir tartışmadan iç savaşa, kalıcı ayrışmaya yol açacak bir süreç.

Bu ülkenin bölünmez bütünlüğü ve onun temel dayanağı kurucu felsefesi hangi seçimden daha önemsiz?

Hangi seçim bu ülkenin ilelebet payidar kalmasının "olmazsa olmaz" kırmızı çizgilerinden daha değerli?

Eve kiracı olma iddiasındaki kişinin evin kolonlarına dair değişiklik hakkı olabilir mi? Hele de o değişiklik evin çökmesine sebep olacaksa?

Futbol tabiriyle, "O topa girmeyin. O top ayak kırar."
Siyasi tabiriyle de "O söyleme öyle girmeyin, o söylem ülke ayrıştırır, sonra da böler."

Yazının içeriğine dair soruyla, seçmenin en başta desteklediği adaya dair denetleyici olması gerektiğinin ne kadar hayati önemde olduğunu vurgulayalım:
Böyle bir konuda bu kadar yanlış bir yaklaşım belirliyorum ama kendini Atatürkçü olarak niteleyen insanlar bu duruma dair "şerh" bile düşmeden mitingleri dolduruyor. O zaman bu üslubu ve ülkenin intiharı olan söylemi tercih eden aday kendisini değiştirme gereği mi duyar? Yoksa söyleminin Atatürkçü seçmende karşılık bulduğunu mu düşünür?

Ek soru da bu haberin yayımladığı sayfalardan birisi olan Yeni Ak*t'in habere ilişkin görseline dair:

Şu zamana kadar hiç Ak*t'ten CHP konusunda bu kadar uysal, objektif bir haber paylaşım tarzı gördünüz mü? Peki o zaman bunu hiç yapmayan Ak*t bunu neden yapıyor ve ne istiyor?


Sizce hedeflenen ne ve neden hedef bu şekilde?

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR 
9 HAZİRAN 2018

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder