6 Ocak 2019 Pazar

"EVET AMA YETMEZ" EKREM BAŞKAN! - ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR




Hizmet anlayışı, yapıcılığı, enerjisi ile sadece belediye başkanı olduğu Beylikdüzü'nün değil, Beylikdüzü'nde yaşamayan yurttaşların da sempatisini kazandı Ekrem İmamoğlu...

Ve de Mart ayında yapılacak yerel seçimlerde CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı oldu.

Bu kapsamda da yaklaşık 10 gün önce(27.12.2018) "İstanbul Yolunda Büyük Buluşma Toplantısı" gerçekleştirildi. Ve Ekrem İmamoğlu'nun yaptığı konuşmanın da tam metni servis edildi.

Metinden bazı kısımları paylaşalım:

Ekrem Başkan, İstanbullu seçmenin kendisine üç soru sormasını istiyor. Birincisi, "Bu şehri gerçekten kim daha iyi yönetebilir?" İkinci soru, "Bu şehir daha iyi nasıl yönetilir?" Ve üçüncü soru:

"Bu şehir nereden yönetilsin?"

Bu cümlenin yarattığı yadırgama geçmeden devamında şu tuhaf bilgilendirme ve tespit geliyor:

"İstanbul tek başına bağımsız bir ülke olsaydı, dünyanın ilk 25-30 büyük ekonomisi arasında yerini alırdı. Bu yüzden, İstanbul, Ankara'dan yönetilemez, yönetilemiyor!"

İstanbul'un "Küresel iddia sahibi bir marka kent" haline getirmek istediklerini söyleyen Ekrem Başkan, beş büyük somut hedefinden bahsediyor.

Bunlar, ulaşım ve trafik sorununu çözmek, pahalı yaşamı ucuzlaştırmak, kentsel planlama ile imar ve deprem sorunlarını çözmek, işsizlik sorununu çözüp İstanbul'u çekim merkezine çevirmek ve işsizliği çözmek.

Ve bunlar için yine gerekçesini yineliyor, daha doğrusu konuyu aynı yere bağlıyor:

"Peki bunları nasıl yapacağım? Her şeyden önce bir 'Kent Anayasası'yla'... Toplumsal uzlaşmayla yazacağımız yeni bir mutabakat belgesiyle..."

Bu "hakikat örtücü" cümleleri "Yeni Anayasa" görüşme ve hedeflerinden kelimesi kelimesine hatırlıyoruz.

Ekrem Başkan yine sorun ve çözüm önerilerinden bahsediyor ve yine ekliyor:

"Bu yüzden Kent Anayasası diyoruz. (...) İşte bu yüzden İstanbul Ankara'dan yönetilemez diyorum."

Dikkat edin, İstanbul ya da Türkiye Saray'dan yönetilemez denmek suretiyle Erdoğan "rejimi"ne yönelik bir söylem yok. Hedef doğrudan merkezi yönetim.
Devamında şu sözler yazılı metinde:

"21. yüzyıl yerel yönetim anlayışını şehrimizle buluşturmak istiyoruz."

Siyasete, kavramlara ve emperyalizmin terminolojisine biraz hakim olan kişiler bu cümleden "Yerel yönetimlere özerklik" anlamı çıkacağını bilir. Ve onun ne anlama geldiğini de...
Başkan ısrarla vurgulamaya devam ediyor:

"İstanbul'u İstanbul'dan yönetmenin sözünü veriyorum."

"Artık İstanbul'u İstanbul'dan yönetme iradesini göstereceğiz."

Hakkını yemeyelim, açıklamanın son kısmında Atatürk ve arkadaşlarının emanet ettiği, Cumhuriyet'e ve demokrasiye sahip çıkan bir anlayış vaat ediyorum diyor. (Silah arkadaşları yerine arkadaşları diyor. Muhtemelen silah kısmı Canan Kaftancıoğlu tarafından tıraşlanmış olabilir.)

***
Demek ki Ekrem Başkan'a göre İstanbul'daki tüm sorunların kaynağı İstanbul'un Ankara'dan yönetilmesi'ymiş.

AKP'lilerin bile bu konudaki bazı düşüncelerini (en azından en yetkili ağızdan ve) doğrudan söylemeye çekindiği yerde Ekrem Başkan yoruma açık bırakmadan aklındakileri söylüyor. Kendisine inanan birçok kişinin gönüllerine ateş düşürürken başka birilerinin gönlüne, daha doğrusu o birilerinin aklından geçenlere ferahlık ve coşku serpiyor. (Bu metindeki tezin oluşmasında Canan Kaftancıoğlu'nun "proje sorumlusu" gibi çalıştığını da biliyoruz.)

AKP demişken; yerli ve milli olma iddiasında olan iktidarın bu açıklamalar üzerine "Ne yani, Türkiye federasyon modeline mi geçsin? Bunlar emperyalizmin karşısındaki son kale olan ulus devlet/merkezi yönetim düşmanları! Bunlar dış mihrakların adamları! Bunlar federasyon modeli üzerinden bölünme istiyorlar!" söylemleri ile yeri göğü inletmesi gerekirdi. Yandaş basının da bu söylemleri çarşaf çarşaf yayımlaması, ifşa etmesi...

Tabii gerçekten yerli ve milli olsalardı, emperyalizmle mücadeleleri(!) dizi senaryoları ile sınırlı kalmasaydı. Basın da yandaş değil, fikri hür, irfanı hür ve vatansever yurttaşlardan oluşsaydı.

***

Peki, Ekrem Başkan'ın "İstanbul Yolunda Büyük Buluşma Toplantısı"ndaki bu sözlerine ne demeli?

"Evet ama yetmez!"

Bu açıklamayı emsal kabul etmeli ve devamını getirmeli:

"İstanbul'un Ankara'dan yönetilemediği yerde etnik yoğunluğu sebebiyle başta Diyarbakır olmak üzere Güneydoğu Anadolu bölgesi de Ankara'dan yönetilemez!"

"İstanbul'un Ankara'dan yönetilemediği yerde neredeyse diğer tüm şehirlerle arasında muazzam gelişmişlik farkı olan İzmir de Ankara'dan yönetilemez!"

"Güneydoğu'nun, İzmir'in, İstanbul'un Ankara'dan yönetilemediği yerde gelişmişliği ve jeopolitik önemiyle Trakya bölgesi Ankara'dan yönetilebilir mi? Elbette yönetilemez!"

"Bu şehir ve bölgeler Ankara'dan yönetilemez de, limanı ve verimli toprakları ile Adana-Mersin, yani Çukurova bölgesi Ankara'nın inisiyatifine bırakabilir mi? Böyle bir şey olabilir mi!"

Ne diyordu emperyalizm...
"Artık dünyada büyük ülkeler olmayacak. Sömürünün daha da kolaylaşması ve "büyük" engellerin küçülüp sömürücüler için engel olmaktan çıkması için kent(kanton) devletler dönemi başlayacak."

Bravo Ekrem Başkan...

Birilerinin içeri bakmaya cesaret edemediği ve kaçamak bakışlarla süzdüğü mahrem odanın kapısına ne büyük bir tekme attın... Ve o kapıda ne büyük bir oyuk açtın...

Beylikdüzü Belediye Başkanıyken sosyal medya hesabından neredeyse her gün "Andımız"ı paylaşırken sen, biz de hep "Ekrem Başkan'a şans verilse de bir şeyleri değiştirse" diyorduk.

Ve emin ol değişim derken böyle bir değişimi kastediyorduk(!)

Çok sağ ol.

Bu "iyiliğini" biz unutsak tarih unutmaz, yazar...

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
6 OCAK 2019