18 Ağustos 2015 Salı

Tesadüf ve Terör



Dün basında yer aldı.

Şenkaya - Göle arasındaki karayolundaki terörist saldırı.

Ve sonraki çatışmada şehit olan köy korucusu.

Saldırının olduğu yer Esendere köyü.

Fakat şehit olan korucunun memleketi, oraya 20 km uzaklıktaki Akşar köyü.

Anne tarafım Akşarlı olduğu için orayı biliyorum.

Çok küçükken duymuştum, dayımı PKK erzak için kaçırmıştı.

Sonra serbest bırakmıştı.

Dedem ve anneannemleri görmek için giderken, bazı dönemler araçların lambaları söndürülür, perdeleri kapatılırdı.

Hatta bizden bir önceki otobüs yakılmıştı, yılını tam hatırlamıyorum.

Geceleyin uyurken -yine küçükken- bahçeden askerler geçmişti, sanırım terörist kovalıyorlardı.

Yazları Mersin sıcak oluyor diye anneannem ve dedem orada şimdi.

Teröristler Akşar'a 20 km uzaklıktaki Esendere civarında Esadaş Turizme ait otobüsü durduruyorlar(Ki Esadaş bizim seyahat ederken kullandığımız otobüstü. Çünkü iki tane iyi firma vardı: Esadaş ve Dadaş).

O sırada başka bir minibüsle teröristleri görüp kaçmaya çalışan Garip Bektaş sırtından vuruluyor. Sonrasında çıkan çatışmada da Köy korucusu Yakup Aktürk şehit oluyor.

Annem gidecekti bu sene oraya, hatta bu dönemde ve aynı yoldan. Dedem gelme deyince gidemedi.

Her neyse...



Şehit olan Yakup Aktürk ile beraber hayatını kaybeden Garip Bektaş, Alevi dedesi.

Bir insanın şiddetten korkması gayet doğal.

Terörün ayrım yapmadan herkesi öldürdüğü de acı bir gerçek.

Ülkede Cumhuriyetin, Kemalist Devrimlerin, özellikle de Laikliğin en önde savunucuları olan Alevilerin üzerine oynarken birileri, HDP ile aynı paydaya getirmeye çalışırken, bu olaydan mutlaka çıkarılması gereken dersler var.

(Ayrıca saldırıda Garip Bektaş'in aynı isme sahip torunu Garip Bektaş da hayatını kaybetti)
Bazı şeyleri anlamamız için bu kadar canımızdan canımız gitmek zorunda mı?

Çağdaş BAYRAKTAR
18 Ağustos 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder