12 Ağustos 2018 Pazar

24 HAZİRAN'IN SONUÇLARI, AKŞENER VE HANGİ GEMİ? - ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR

En sonda söyleyeceğimizi en başta söyleyelim:

24 Haziran gecesine ve sonrasına rağmen Muharrem İnce ya da Meral Akşener'i desteklemek, onlara bel bağlamak, "24 Haziran'da ben yeterince aptal yerine konulmadım, daha büyük bir yıkım yaşamak istiyorum." demektir.

Kimse kendini kandırmasın.

Ve Akşener ile devam edelim...

AKŞENER

Meral Akşener, 24 Haziran'dan sonra dibe vurmuşken istifa restini çekti.

Eğer bu rest, onun geri dönmesini sağlayacak kuvvetli desteği oluşturmayacak olsaydı, demokratik bir tavır gösteren lider algısıyla kazanan olacaktı. Resti kitlesel destek sağlarsa da yine demokratik tavır gösteren lider algısıyla bu kez kaosu fırsata çevirecek ve süreçten güçlenerek çıkacaktı.


İstifadan hemen sonra birileri çıkıp tüm delegelerin adayı Akşener'dir dedi. Pek farkına varılmadı ama burada yetki gaspı yapıldı. Akşener'in değişmesi gerektiğini düşünen bir delege de olsa yüz delege de olsa.

Bu çıkış, Akşener'e yönelik haklı sebeplerle eleştiri yöneltecek kişilerin sesini yükseltme şansını da elinden aldı çünkü bunu yapmak demek hain ilan edilmek ve linç edilmek anlamı taşıyacaktı.

Akşener, İnce'den daha başarısız olduğu bir evreyi İnce'den çok daha akıllıca yürüttü. Bunda İnce'nin ve ekibinin stratejik yetersizliğinin ve kriz yönetme kapasitesinin çok olmamasının, İnce ve ekibinin "oyun kurucu" nitelikte olmamasından ötürü "oyuna gelen" olmasının da payı büyük elbette.

AKŞENER'İN BUNDAN SONRAKİ ÇİZGİSİ...

Akşener'in 24 Haziran'dan önce HDP'yi siyasi parti kabul etmediği noktadan terminolojisine "Kürt siyasi hareketi"ni ekleyen, meşrulaştıran çizgiye evrildiğini gördük.

Bundan sonraki süreçte hem emperyalizme hem de AKP seçmenine Erdoğan'ın, AKP'nin alternatifi benim mesajı verecektir ki hem Trump'a tepki veriyor gibi olan hem de iletişim ve yapıcılık barındıran tavır ve şartlı da olsa iktidara destek çağrısı bunun göstergesi.

Evet, şahsen neredeyse hiç inanmamakla birlikte halen partisel çözüme inananların açısından bakacak olursak, partisel düzlemde AKP ancak AKP seçmeninden de oy alacak "merkez sağ"ı da kapsayan bir anlayışa sahip parti ile yıkılabilir. Yani yıkan o parti olmasa da yıkılacak hale böyle bir parti getirir.

Tabii bu anti emperyalist bir tavırla olduğunda milli bir anlam taşıyabilir.

Emperyalizme göz kırptıktan sonra 2001 AKP'sinden ne farkın kalır? Malum, öyle başlayan malum filmin devamını bildiğimiz gibi artık tahammülümüz kalmadığı halde de gelişme bölümündeki kötü gelişmeler bitmediği için filmin sonuna bir türlü gelememekteyiz.

Milli anlamda "tutmayan" bir filmin ikincisinin çekilmesine izin vermemeli. Hele iyi niyetli yorumlarla destek hiç vermemeli.

AYRICA...
Son zamanlarda oluşumumuz ve internet gazetemizin adı, Kemalizmi de konumladığımız yer olan Üçüncü Yol ismi pek revaçtayken vurgulayalım:

Biz dış politikada da Üçüncü Yol derken; ne Atlantik ne de Avrasya bloğunun güdümüne girmeden, tam bağımsızlık şiarıyla denge politikasıyla dünyanın çok kutuplu halinden faydalanmayı, tabii bunu yaparken de komşuluk olgusunun jeopolitik avantajının da etkisiyle bölgesel işbirliklerine öncelik vermeyi kastediyor ve savunuyoruz. Kıblesi ve "tek yol"u Atlantik olanların üçüncü yol "paravanları" ile bizi bir tutmayın. Kesinlikle aynı şeylerden bahsetmiyor, aynı yolda yürümüyoruz.

GEMİ MESELESİNE DAİR KISA VE ÖZ

1919'dan beri gemide olan biziz, kürek çeken de. Ve er ya da geç boğulanlar, aynı gemideyiz şarkısı söylerken bile halka kan kusturup yandaşlarının vergi borçlarını sıfırlayanlar olacak. Belki biz çok su yutacağız fırtınalarda ama boğulan siz olacaksınız. Bunu da yazın bir kenara.

YAZI SONU TEBESSÜMÜ, ÖZÜMÜZÜ ANIMSA(T)MA ADINA

Buhara Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Osman Kocaoğlu, Timur'a ait 3 adet yakut kaplamalı kılıçlardan birisini Atatürk'e, birisini İnönü'ye, birisini de İzmir'e ilk giren subay olduğundan Yüzbaşı Şerafettin'e hediye olarak gönderiyor ve böylece Ziya Gökalp'in dizesi gerçekleşmiş oluyor ki etkilenmemek elde değil:
"Mezarından atan sana kılıç uzattı."

Bu dizenin geçtiği dörtlüğü hatırlamakta fayda var, ders alınmadığında tarihin tekerrür ettiğini bir kez daha fark etmek için:

Düşman yine öz yurduna el attı, 
Mezarından Ata'n kılıç uzattı, 
Yürü diyor, hakkı zulüm kanattı, 
Attilâ'nın oğlusun sen unutma!


Kapanışı yine Ulu Önder'le yapalım:

"Biz siyasi partilere değil, milli birliğe muhtacız."

ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
12 AĞUSTOS 2018


* Yazıda kullanılan görsel, Türkjönler sayfasından alınmıştır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder