Seçim süreci boyunca HDP vurgusu yaptık.
Bu vurgunun amacı, halktan yana olmayan bir sistemde halktan yana olmayan başka partilere puan kazandırmak değildi.
Mesele ırk ya da parti meselesi hiç değildi.
Mesele, "şiddetin" yaptırıma dönüşmesi ve geri dönüş alabilmesiydi.
Yani HDP, partiler üstü bir tehditti toplum için.
Fiyakalı mekanlarda, elit semtlerde, daha ferah şehirlerde yaşayan insanlara "manzara-i umumiye" "normal" gelebilir.
Ya da "kapandığı" odasından ülke tahlili yapanlar da ancak kendilerine dokunulduğunda görebilir bazı gerçekleri.
Eğer bu tip insanlardan değilseniz ve Adana, Mersin, Gaziantep gibi şehirlerde yaşıyorsanız, bir şeyleri görmeseniz bile kokusunu alırsınız.
AKP'nin PKK'ya boyun eğmesindeki en büyük sorun ve belki de terör saldırısından büyük tahribat, belli bir kesime "sen devlete silah sıkarsan, devlet sana boyun eğer, masaya oturur, müzakere" eder mesajı vermesiydi.
Bir kesimi pervasızlaştıran bu yaklaşım -ki şimdi kendi sahibine saldırıyor, kullanılıyor canavar-, diğer kesimi de yalnızlaştırdı, devletsizleştirdi.
İnsanın güce yönelme eğilimini de hesaba kattığımızda, seçimlerde bazı bölgelerde bazı güçlerin "silme" yapması gayet doğal.
Yine çevreyi koklamak noktasına dönecek olursak;
AKP'nin HDP ile "the süreç"e başlaması, önce belli kesimlerde alaycılıkla karışık "ne yani biz de mi dağa çıkalım", "ne yani biz de mi silah alalım" elimize düşüncesini oluşturdu, etkiye tepki olarak.
Ve son dönemde HDP'nin iyice palazlandırılması, artık bazı kesimlerde bu "alaycılık" ile söylenen sözlerin önce ciddi ciddi düşünülmesine yol açtı.
Artık bu cümlelerin yerini "E biz de silahlanalım", "biz de hazırlanalım" düşüncesi aldı.
Şiddet şiddeti getirir diye kendimizi paralarken, birileri olan bitene "demokratik" manalar yükleyip, yüksek toleranslar bahşetti.
Artık bazı şehirler cephanelik gibi. Ve bu durum tek taraflı değil.
Ülkede silahlanma, hiç olmadığı kadar yoğun ve "dilde".
İnsanlar, olası iç savaş senaryolarında nerelerde neler olacağını hesaplıyorlar.
Birileri palazlandıkça, "Kürdistan Türklere mezar olacak" diyebiliyor.
Bunu duyanlar, artık sadece dinlemiyor, sadece, "sadece dinliyor" gibi yapıyor.
Üstelik olayın bir başka riskli boyutu ve yaratabileceği sorun şu:
"Biz de silahlanalım" diyen kişiler de kendi içinde etnik ve mezhepsel başka "bizler" yaratma ihtimali.
Biz'i bizlere bölme meselesi.
Bir yandan tekme atılana sahip çıkmak isteyenler, diğer yandan da "fırsattan istifade" etmek isteyenler.
Birileri birilerini "normalleştirdikçe" birileri normal görünümünün altında alabildiğine anormalleşecek.
Çok tehlikeli, çok.
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
12 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder