Sanırım bir noktayı daha fazla açıklamak gerek.
Can Dündar'a yapılan muamele, RTE'nin özgürlük anlayışının bir yansımasıdır. Kabul edilemez.
Fakat burada bu duruma karşı çıkmak, Can Dündar özelinde değil, tüzel manada görülmelidir.
Ve en az bu karşı çıkış kadar bir hususun daha altı çizilmelidir:
Can Dündar, Mustafa filmi ile AKP'nin istediği Atatürk portesini çizerken, öğrenciler okullardan filmlerine götürülürken bakanlık tarafından,
başka bir AKP zihniyeti mi vardı?
Uzaya fırlatılan bir roketin ilk fırsatta ayrılacak parçası gibi monteliyken "Demokrasi şölenine" neredeydi muhalif tavrı?
Peki sisteme karşı olmayan bir muhalif, ne kadar muhalif olabilir?
Ergenekon kapsamında insanların özel dosyalarına el konurken, özellikle istihbarat yetkililerinin medyadaki istihbarat listelerini inceleyenler kimin ne olduğunu çok rahat görebilirler.
Bizim için muhalif, sisteme karşı durabilendir, sistem tarafından dışlandığında ya da başka bir taraftan kullanılmaya başladığında dillenen değil.
Oturdukları yerden atıp tutan,
uzun vadeli ve toplumsal kaygılar yerine sadece gündelik ve keyfiyetini koruma üzerine yaklaşım belirleyen insanlar olabilir.
Bu tavırlarına "entelektüel" bir mana da yüklemeye kalkabilirler.
Fakat bu, gerçeği değiştirmez.
Yiyenler olabilir ama, her mide hazmetmez.
Biz tokuz, ihtiyacı olana lütfen.
***
Ayrıca yine hatırlatmakta fayda var:
Kötü olan bir şey varsa,
karşısında yine kötü olan başka bir şey varsa,
karşısında yine kötü olan başka bir şey varsa,
ve kötü olan bir şey, diğer kötü olana saldırırsa,
kötünün diğer kötüyü kötülemesi, kötülerden birisini iyi yapmaz.
Ayrıca kesin bilgi yayalım;
İki kötü içinden birisini her zaman seçmek zorunda değiliz.
Hele ki ortalık "kötülerin kavgası"ndan geçilmezken..
***
RTE'nin saldırdığı herkese, her şeye "olumlu", "muhalif", "iyi" mana yükleyenlere de şifa diliyorum.
Tanrı, onların sevmedikleri insanları, RTE'nin saldırısından esirgesin.
Çağdaş BAYRAKTAR
2 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder