"yanlışadüşmeyekorkmaçayahiçşekeratmailacınıbulmakiçinkapıkapıdolanmasenbenlegelkibendesenlesenbenolayımgelbutarafa"
***
6 Haziran'ın ilk saatleri. Eğer dünya bir insan olsaydı, benim de o insanın
dışında bir insan olup, o insanın hafızasından bir şeyleri silebilme yeteneği
bahşedilseydi (kim bahşedecekse artık), topluma, insana dair ve yana olmayan
tüm politikacıları, seçimleri silmek isterdim.
#OysaBenSendenNelerNelerİsterdim
Kan-inanç-ırk üçgenindeki siyasetin tüm iç açılarını "sıfırlamak"
isterdim.
Birilerinin almaktan feragat ettiği nefesi alarak yaşadığımız gerçeği nasıl
"değişmez"se, vatan için gereken neyse yazmak, düşünmek, sorgula(t)mak
da asla sırt dönmeyeceğimiz görev ve vazife.
Fakat öyle olmasa,
kendine teneke bağlayıp koşmak kıvamında yaşamak isterdim hayatı.
"Ama bu yaklaşımın insanlara ve topluma zarar verir, çelişir düşüncelerinle" demektense bir partizana,
"Abi artık biraz normalleşsek mi acaba?" demek zorunda kalmak
isterdim Salvador Dali'ye.
#OysaBenSendenNelerNelerİsterdim cümlesini, yazıya başlamadan önce, politik
ortamdaki kısır döngülerden soyutlanmak istediğimi yansıtmak adına
kullanacaktım.
Fakat tam o anda öğrendim,
Melda Onur ve Sezgin Tanrıkulu'nun beni tvitırdan engellediklerini.
İnsanın böyle durumlarda düşünmeye çok fırsatı oluyor.
Neyi eksik yapmıştım?
Neyi bu kadar çabuk tüketmiştim?
Yaptıklarının topluma kattıkları, çaldıkları karşısında "yazdıklarım"
kapsamında "ne istemişlerdi de vermemiştim?"
Bir dakika ya, bu benim sözüm değildi.
Neyse, "sesime ses değse çığlık oluyor" böyle durumlarda yine de.
...
Elimde tahta ve keskin olmayan bir kılıçla tüm insanlık düşmanlarını kovalamak
isterdim.
Irkçıları, faşistleri, yobazları,
Bunlardan Yalnız 1'i, Yalnız 2'yi 1 ve 2'yi, 2 ve 3'ü, 1 ve 3'ü ve hepsini
barındıranları.
(Yalnız 3 katmerli cezalı)
(Yalnız 3 katmerli cezalı)
Ülke politikasından ve sözde ülke politikasını temsil eden siyasi figürlerin
hepsinden ne kadar sıkıldığımı, tiksindiğimi yazacağım yazıda bile,
kapıdan kovsam, bacadan giriyorlar,
griye boyamak istiyorlar ruhumu!
#OysaBenSendenNelerNelerİsterdim cümlesini bile ilk seferde,
sadece bir kere,
kullanmak istediğim yerde kullanamadığım yerde,
Ben bir gitarım,
3-5 kız gördüğünde "Akdeniz Akşamları"nı çalıp piyasa yapmak için
beni çalmayı öğrenen kişinin elinde,
sahilde,
merkezinde ateş olan çemberde,
Allahını seversen alsın beni çalanımın elinden,
kırsın beni vurarak,
yerlerden yerlere!
***
9 yaşındaydım ve sadece öykü kitapları okuyordum.
Sonra ne oldu da olay bu noktaya geldi,
hiçbir fikrim yok.
Kendimden sıkılacak kadar kendimdeyim,
kendim hakkında yüksek sesle dert yandığımda kendimin duymayacağı kadar da
kendimden uzak bir yerde.
İşte tam bu iki kendimin arasında bozulan metroyum ben.
Kendimin aritmetik ortalamasıyım.
A kendiminden B kendimine giderken kullanılan
ama kullanımı sırasında bozulan c metrosunun içinde kilitli kalan d kendimiyim.
"şakacı birisin sen.
şakayı seversin sen.
biriktirip biriktirip cebinden birini bana
ver'cekken
koca bir nah bana.
koca bir nah yine.
koca bir nah bana."
***
6 Haziran
2015
Misilleme
Kurşunkalem.
Belki bir gün dünya,
siyasetle uğraşmayanların yüzünden siyasetsizlikten huzur krizleri geçirecek
kadar
kötülüklerden arınmış bir yer olur.
Bizler de büyük bir keyifle "Platon sen öyle dememiştin ama" deriz,
ve o kadar güzel olur ki dünya,
Tanrı,
müdahil olur oyuna, genel tavrının dışına çıkarak,
cenneti cazip kılmak adına.
Bizler de Petito ağaçlarının gölgesinde oturur, "soğuk çay"
çeşmelerinin sesinde dinleniriz.
İnsanların kitleleri kandırmak için şiveli konuşmadığı bir yerde.
Sanatın silahlara susturucu yapılmadı bir yerde.
Değer verdiğimiz insanların her an bizi hayal kırıklığına yaratma ihtimaline
kafa yormak zorunda kalmadan.
***
"istediğin kadar düşün
cevap yine yanlış
çünkü hep bir yarış
halindeyken
koşmadan
hep yatışlardasın"
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder