Karşıdevrimci gazetelerde, Kemalist devrime hizmet eden en ufak bir haber, yazı, görsel bulamazsınız.
Fakat sözde bizim cenahta olan gazeteler, karşı tarafın ekmeğine yağ sürme konusunda amansız bir yarış halindeler..
Eşit yurttaşlık, kişilerin etnik ya da mezhepsel kimliklerini ön plana çıkararak çözüm bulma arayışıdır. Bu yaklaşımla herkes "kimlik" olur. Sonra her konuda etnik ve mezhepsel kotalar konmaya başlar. Sonra da kaçınılmaz olarak çatışmalar, ayrışmalar, bölünmeler.
Çünkü bu yaklaşım, "bütün"ü en başından bölüp de yan yana tutmaya çalışmaktır. Tıpkı Yugoslavya gibi sonu parçalanmadır, kandır, hüsrandır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, Kemalist modelin çözüm anlayışı ise, eşit yurttaşlığın aksine, "yurttaşların eşitliği"dir.
Kişinin siyasi düşüncesi, etnisitesi, mezhebi ne olursa olsun, tüm yurttaşların eşit haklara sahip olmasını amaçlar, hedefler.
Bu kapsamda Türklük kavramı, ırk ve mezhep esasına dayanmaz. Ortak kültür, ortak dil ve ortak geçmiş gibi "ortak değerler" esasında bilimsel ve akılcı bir yaklaşımı esas alır.
Ortak değerlerde birleşmek, farklılıklarımızı yok saymak değil, birbirimizin gözüne sokmamak, üstünlük-aşağılık meselesi görmemek, bunu dayatmamak demektir.
Eğer siz, ne niyetle olursa olsun, kişilerle ilgili alt kimlik vurgusu yapar da üst kimliği ikinci plana iterseniz, ayrışma o zaman başlar.
***
25 Haziran'daki Sözcü manşeti ile, 24 Haziran'daki PKK yayın organı olan Özgür Gündem'in üst manşetini yan yana koyarsak biraz daha net olabilir manzara:
Tabi Sözcü'nün dolaylı dolaysız aynı yaklaşımı beslediği Özgür Gündem'in 24 Haziran 2015 tarihli sayısındaki üst manşetin bu şekilde olduğu yerde, bir de ana manşete bakalım:
Yine aynı gazetenin aynı günkü 1. sayfasındaki haber üzerinden "kimlik siyasetinin" ne tarz yaklaşımlar doğurabileceğini görelim:
Yukarıdaki haberde vurgulanan "yüzüncü yıl"dan kastın ne olduğunu anlamak için 2015'ten 100'u çıkarmak yeterli olacaktır.
***
Şimdi bunları görerek ve düşünerek bu manşeti irdeleyelim:
Sözcü gazetesi ne yapmaya çalışıyor?
Sözcü gazetesinin bu yaklaşımı kimin işine yarıyor?
Bir insanin her görüşten olması, illa farklı etnisite ve mezhepten olması anlamına mı gelir?
Böyle saçma bir "eşitleme" kabul edilebilir mi?
Bu "ayrım" ve "kategorize" etme olayının ne kadar sağlıksız olduğuna yine manşet üzerinden bir kaç örnek verecek olursak:
Bir kişi hem islamcı hem de Kürt kökenli olamaz.
Ve bu ayrımlara göre herkes kendi etnisitesi ve mezhebine göre evlenmeli.
Ayrıca herkesin etnisitesine uygun siyasi görüşü olmalı, bir Roman kökenli, bir Ermeni kökenli kişinin siyasi görüşünü savunamaz. Çünkü bu yaklaşıma göre kişilerin siyasi görüşleri kişilerin etnik ya da mezhepsel kimliği.
Yarın ilk işim, Atatürk'ün ortaokullarda okutulmasını zorunlu kılıp da -tabii ki- okullarda okutulmayan "Yurttaşlar için Medeni Bilgiler" kitabını gazeteye yollamak olacak.
Sadece "anmak" ve "faydalanmak" ile bu kadar oluyor demek!
Çağdaş Bayraktar
25 Haziran 2015
Fakat sözde bizim cenahta olan gazeteler, karşı tarafın ekmeğine yağ sürme konusunda amansız bir yarış halindeler..
Eşit yurttaşlık, kişilerin etnik ya da mezhepsel kimliklerini ön plana çıkararak çözüm bulma arayışıdır. Bu yaklaşımla herkes "kimlik" olur. Sonra her konuda etnik ve mezhepsel kotalar konmaya başlar. Sonra da kaçınılmaz olarak çatışmalar, ayrışmalar, bölünmeler.
Çünkü bu yaklaşım, "bütün"ü en başından bölüp de yan yana tutmaya çalışmaktır. Tıpkı Yugoslavya gibi sonu parçalanmadır, kandır, hüsrandır.
Türkiye Cumhuriyeti'nin, Kemalist modelin çözüm anlayışı ise, eşit yurttaşlığın aksine, "yurttaşların eşitliği"dir.
Kişinin siyasi düşüncesi, etnisitesi, mezhebi ne olursa olsun, tüm yurttaşların eşit haklara sahip olmasını amaçlar, hedefler.
Bu kapsamda Türklük kavramı, ırk ve mezhep esasına dayanmaz. Ortak kültür, ortak dil ve ortak geçmiş gibi "ortak değerler" esasında bilimsel ve akılcı bir yaklaşımı esas alır.
Ortak değerlerde birleşmek, farklılıklarımızı yok saymak değil, birbirimizin gözüne sokmamak, üstünlük-aşağılık meselesi görmemek, bunu dayatmamak demektir.
Eğer siz, ne niyetle olursa olsun, kişilerle ilgili alt kimlik vurgusu yapar da üst kimliği ikinci plana iterseniz, ayrışma o zaman başlar.
***
25 Haziran'daki Sözcü manşeti ile, 24 Haziran'daki PKK yayın organı olan Özgür Gündem'in üst manşetini yan yana koyarsak biraz daha net olabilir manzara:
Tabi Sözcü'nün dolaylı dolaysız aynı yaklaşımı beslediği Özgür Gündem'in 24 Haziran 2015 tarihli sayısındaki üst manşetin bu şekilde olduğu yerde, bir de ana manşete bakalım:
Yine aynı gazetenin aynı günkü 1. sayfasındaki haber üzerinden "kimlik siyasetinin" ne tarz yaklaşımlar doğurabileceğini görelim:
Yukarıdaki haberde vurgulanan "yüzüncü yıl"dan kastın ne olduğunu anlamak için 2015'ten 100'u çıkarmak yeterli olacaktır.
***
Sözcü gazetesi ne yapmaya çalışıyor?
Sözcü gazetesinin bu yaklaşımı kimin işine yarıyor?
Bir insanin her görüşten olması, illa farklı etnisite ve mezhepten olması anlamına mı gelir?
Böyle saçma bir "eşitleme" kabul edilebilir mi?
Bu "ayrım" ve "kategorize" etme olayının ne kadar sağlıksız olduğuna yine manşet üzerinden bir kaç örnek verecek olursak:
Bir kişi hem islamcı hem de Kürt kökenli olamaz.
Ve bu ayrımlara göre herkes kendi etnisitesi ve mezhebine göre evlenmeli.
Ayrıca herkesin etnisitesine uygun siyasi görüşü olmalı, bir Roman kökenli, bir Ermeni kökenli kişinin siyasi görüşünü savunamaz. Çünkü bu yaklaşıma göre kişilerin siyasi görüşleri kişilerin etnik ya da mezhepsel kimliği.
Yarın ilk işim, Atatürk'ün ortaokullarda okutulmasını zorunlu kılıp da -tabii ki- okullarda okutulmayan "Yurttaşlar için Medeni Bilgiler" kitabını gazeteye yollamak olacak.
Sadece "anmak" ve "faydalanmak" ile bu kadar oluyor demek!
Çağdaş Bayraktar
25 Haziran 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder