Bazen dengeler değişir, bazı insanlar sadece kendi çıkarları için, kendisini kurtarmak için birilerine savaş açar, bu durum da ülke çıkarları ile uyum gösterebilir.
Bu durumda yapılacak olan, yapılan ve yapılması gerekeni engellemek değildir.
Fakat bunu yapanın esas niyetini adın gibi bildiği yerde ondan kahraman yaratmak da değildir.
Ortada "kötülerin kavgası" varsa, yapacağın/yapman gereken şey taraf tutmak değildir.
Buna siyasi bir mana yüklemek hiç değildir.
Yinelemekte fayda var:
AKP - Cemaat kavgası siyasi değildir.
AKP- HDP/PKK/KCK kavgası siyasi değildir.
Neoliberal tayfa ile AKP arasındaki kavga siyasi değildir.
Çıkar kavgasıdır.
Pastadan pay alma kavgasıdır.
***
Türkiye'nin siyasi yapısıyla ilgili en temel sorunlardan bir tanesi "partizanlık" sorunudur.
Teröristin iyisi kötüsü olmayacağı gibi, partizanın da iyisi kötüsü olmaz.
Partizan, partizandır.
Partizanlığın olduğu yerde biat vardır. Sözde partine zarar vermemek adına olan bitene susarsın parti içinde. Ve farkında olarak ya da olmayarak partindeki dönüşüme refakat etmiş olursun sessizliğinle.
Sonra yine suçluyu da başka yerde ararsın.
Partilerin düşüncelerinin tehlikeli olup olmaması başka bir konudur.
Ama bir kişinin bir konuda "sabit" kalması, akılcılıkla bağdaşmaz.
Ulu Önder'in dediği gibi "donup kalırız" böyle bir durumda.
Ve de bu değişime, yeniliğe"kapalı" tavırla Uğur Mumcu'nun dediği gibi "Kavramları, yaşamın karmaşık ağları içinde incelemeyip, klişeler ve sloganlarla düşünmeye" başlar, saplanır kalırız.
Bir kişinin siyasi görüşü, düşüncesi vardır.
Eğer demokratik bir seçim ortamı varsa, seçmen gerçekten seçmense, seçmen o zaman kendi düşüncesine yakın olanı tercih eder.
Düşünsel evrim ve menfaat eksenli dönüşüm birbirinden farklı şeylerdir.
***
Kumpas davalarında içeride veya dışarıda bedel ödeyenler, bu süreçte dostu düşmanı maalesef iliklerine kadar tanımak zorunda kalmışlardır.
TSK'nın yaşadığı bu saldırıda en çok pay sahibi olan kişilerden birisi, "özel" olarak atadığı ve koruma altına alınan "Bilirkişi" ile bir çok insanın hayatının mahvolmasına yol açmıştır.
Bu kişi, çiçeği burnunda Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar'dır.
Liyakatı kendinden meşhur Hulusi Akar'a, ziyareti sırasında bizzat Hasdal'da, yine bizzat devresi tarafından gereken ayar da verilmiştir.
Bilen bilir.
***
Cemaatin Erdoğan'a saldırmasının karşısında durmayız.
AKP'nin PKK'ya saldırmasının karşısında durmayız.
PKK'nın İŞİD'e saldırmasının da karşısında durmayız.
Çünkü bu unsurların hepsi gözümüzde kötüdür. Ve kötülerin kavgasında taraf tutmak zorunda değilim, değiliz.
Ayrıca bu kavgaya yine defalarca dediğimiz gibi siyasi mana yüklemeyiz, yüklememeliyiz.
Bizim için önemli olan ulusumuzun, ülkemizin çıkarlarıdır.
Ayrıca da bir insan ya insanlıktan taraf olur, ya da terörden.
O yüzden de insan kalmaya çalıştığımız kadar terörün karşısındayız, din-dil-ırk ayrımı yapmadan.
Bu açıdan baktığımız için CHP'yi de, MHP'yi de eleştirdik yanlış gördüğümüz her konuda kendimizce akılcı kalmaya çalışarak.
AKP ile HDP'ye yaklaşımımızdan bahsetmiyoruz bile.
Fakat bu eleştirileri asla fırsatçı duygularla yapmadık. Hele partizanlığın getirdiği karşıtlıkla hiç yapmadık.
Böyle konularda -haklı ya da haksız- eleştirilerde bulunan insanların "tutarlılığı", kendisine yakın gördüğü partisindeki yanlışlara da yanlış diyebilmesi, hatta karşısına alabilmesidir.
O yüzden bu kez sorularımız Vatan Partisi destekçilerine, sempatizanlarına:
Kumpas davalarına en fazla ilgili gösteren parti sempatizanları olarak, parti başkanınızın "parti başkanı" vurgusu ile "Hulusi Akar'a kefilim" açıklaması sizin için kabul edilebilir mi?
Diyelim kabul edilemez. Peki hazmedilebilir mi?
Bu durumun herhangi başka bir kaygı ile kabullenildiği ve dengeleri değiştirmediği durumda, bu insanlar balyoz mağdurlarının yüzüne bakabilir mi?
Kumpas davaların, PKK'dan daha çok TSK'ya zarar verdiği noktada, kumpasa destek olan birisine kefil olmak mı daha ağırdır, yoksa terör örgütünü destekleyen bir kişiye kefil olmak mı?
Bunu sineye çekebilen kişiler, başka partileri eleştirme hakkını kendisinde görebilirler mi?
Partisini eleştiren başkalarını eleştirebilirler mi?
Çağdaş BAYRAKTAR
6 Ağustos 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder