Bugün kahraman subayımız Cengiz Topel'in ölüm yıl dönümü...
Ahmet Ced tarafından takdim edilen Kıbrıs T.M.T. Mücahitler Derneği teşekkür plaketi (2017)
Çağdaş Bayraktar: ERENKÖY MUHAREBELERİNİN EN ÖZEL VE ACI YANLARINDAN BİRİSİ DE PİLOT YÜZBAŞI CENGİZ TOPEL’İN HUNHARCA ŞEHİT EDİLMESİDİR. CENGİZ TOPEL’İN ŞEHİT EDİLME SÜRECİNDEN DE BİRAZ BAHSEDEBİLİR MİSİNİZ?
Ahmet CED: 4 Ağustos 1964 tarihinde Rumlar Erenköy’ü kuşatır. Başlarında Yunanistan’dan getirdikleri Yorgo Krivas isimli general vardır. Bu kuşatmaya EOKA’lı teröristlerle beraber Yunan komandoları da katılır. Bölgede keşifte bulunurlar. Kuşatılan Erenköy bölgesi, Bozdağ, Selçuklu, Mansur köylerini de kapsamaktadır. O zaman Kıbrıs Cumhurbaşkanı Papaz Makarios, dünyaya bir mesaj yayınlar:
“Kıbrıs’ta Türkleri denize dökeceğiz!”
Bu gözü dönmüş katil ruhlu cani, planladığı soykırıma seyirci olabilmeleri için sivil insanları otobüslerle tepelere taşır. Rum taarruzu 6 Ağustos (1964) sabahı 05.30 sularında başlar. Erenköy’e bağlı köylerdeki köylüler de 7 Ağustos günü Erenköy savunmasına dahil olurlar. Rumlar 8 Ağustos günü Paşiombos bölgesinden taarruza geçerler. Erenköy savunmasına Kore Gazisi Ali Rıza Vuruşkan Paşa (O zamanki rütbesi Yarbay) ile beraber Kurucu Cumhurbaşkanımız Rauf Denktaş da katılır. Rumlar, karadan, havadan, denizden Erenköy’ü amansız bir ateş altına alırlar. Bunun üzerine Erenköy Sancağı'ndan Türkiye’ye bir mesaj çekilir:
“Son mermimize kadar kendimizi savunacağız. Ve son mermimizi de kendimize saklayacağız. Gelirseniz kurtuluruz, gelmezseniz vatan sağ olsun.”
Bunun üzerine Türk uçaklarımız Yüzbaşı Cengiz Topel’in Filo Başkanlığında keşif uçuşları yapar. 8-9 Ağustos günlerinde de Rumlara büyük zaiyat verdirir ve Rum taarruzu durdurulur.
8 Ağustos günü uçaklarımız Erenköy’den dönerken Yüzbaşı Cengiz Topel Gemi Konağı–Maden bölgesi arasında iki Rum hücum botu görür. Maden gemilerine zarar vermemek için botları makineli tüfekle tarayarak onları gemilerin arasından çıkarır ve etkisiz hale getirir. Cengiz Topel’in tırmanma uçuşu yaptığı sırada uçağının kanadından kara bir duman çıktığını fark eder Lefke’deki Mücahitler, hemen onu bilgilendirirler. Cengiz Topel paraşütle atlayarak uçaktan kurtulur. Uçağın bir parçası Türk köyü olan Cengiz Köy'e, diğer yarısı ise Rum tarafına düşer. Paraşütle kurtulan Cengiz Topel, rüzgarın etkisiyle havada sürüklenir ve Türk bölgelerinin ortasında bulunan Rum bölgesindeki selviliklerin arasına zorunlu iniş yapar. Rumlar o daha düşmeden düştüğü bölgeyi koridor altına alırlar. Cengiz Topel kendisini tabancasıyla son mermisine kadar savunur. Mermileri bitince de esir alınır.
Rumlar pilotumuzu şimdi adı Cengiz Topel Hastanesi o zamanki adıyla Kıbrıs Maden Şirketi Hastanesine götürürler. Rumlar, hastanedeki görevli Başhekim Dr. İstor’dan pilotun yaralı olarak ele geçirildiğine dair rapor vermesini isterler. Doktor, bunun ettiği Hipokrat yeminine ters düşeceğini söyleyerek Rumların teklifini reddedince de bu sefer ona 24 saat içinde Ada'yı terk etmesini, yoksa onu öldüreceklerini söylerler. Dr. İstor, arabasıyla Gemi Konağı’nda bulunan maden şirketinin içerisindeki şose yolu takip ederek Lefke’ye çıkar ve Dr. Ekrem Tosunoğlu’nu bulur. Ona söyledikleriyse kan donduracak cinstendir:
“Bilin ki pilotun üzerinde tek bir çizik bile yoktur. Ancak beni ölümle tehdit ettiklerinden ben buradan önce Arthur İngiliz Üssü'ne, oradan da memleketime döneceğim. Pilotunuza orada işkence yapmaya çalışıyorlar. Oradaki görevli İngiliz doktor ve hemşireler buna engel olmaya çalışıyor.”
Hatta yapılan işkenceleri Cengiz Topel’in fotoğrafını çekerek belgeleyen de yine bir İngiliz hemşiredir. Pilotumuzu oradan alıp Cikko Manastır (*Cikko Manastırı, aynı zamanda Makarıos’un Kilise Papazları tarafından eğitim görüp yetiştirildiği yerdir.) diye bilinen şimdiki 14. Mekanize Piyade Alayı 2. Taburunun olduğu yere götürüyorlar. Oradaki bir oda içinde önce pilotumuzun sol ayak bileğini mengenede kırılıyor. Üstelik bunu Cengiz Topel’e bilinci yerindeyken yapıyorlar. Sonra da gözlerini ve pazularını matkapla oyup, başına büyük bir tavan çivisi çaktıktan sonra göğsünü baştan aşağıya kadar ayırıp, bununla da yetinmeyip onu Lefkoşa’da yüksek bir binadan aşağıya atıyorlar. Türkiye’nin katı ve sert girişimleri neticesinde Cengiz Topel’in naaşını teslim ediyorlar. Teslim alınan cesedimizin naaşı memleketi İzmit’e gönderildikten sonra büyük bir törenle toprağa veriliyor. Bu olay, dünyada ender görülen türde bir vahşettir.
Bu vahşet, Kıbrıs Türklerinin kalbinde derin bir yara açmıştır. Bu acı, o dönemin ozanları vesilesiyle Cengiz Topel ağıdı olarak belleklere kazınmıştır:
“Şehit Cengiz Topel’in son sözleri:
Arslan gibi kükredim, çırpınırken kafeste,
Türk milleti sağ olsun diyordum son nefeste.
Bunu duyan kafirler ayağımı kırdılar,
Bağladılar kolumu, kurşunlarla vurdular.
Al bayrağıma sarın, akıtmadan kanımı,
vatan uğruna verdim, feda ettim canımı.”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder