"Çetin Altan ve Çetin Altan gibiler hakkında ne düşünmeli?" sorusu akıllara gelince Uğur Mumcu'nun 1984 yılında BBC'ye verilen röportajın bir kısmını anımsamakta fayda var:
"Nuri Çolakoğlu: Bir de tiyatro yazarlığına daldınız çıktınız diyeyim, iki tane oyun oldu şu ana kadar.
Uğur
Mumcu: Evet, daldım da, henüz
çıkmadım. O da çok derin bir alan. Tiyatro alanında pek iddialı değilim. Fakat
yazdıklarımı bir de sahneye koymak istiyorum. İki oyun aslında, yazdıklarımın
sahnelenmiş şekli. ''Sakıncalı Piyade'' biri, ''Sakıncasız'' da ötekisi.
Nuri Çolakoğlu: Biri Sakıncalı, diğeri Sakıncasız...
Uğur
Mumcu: Sakıncalı şu. Düzenin
sakıncalı gördüğü insanlar... Onları anlatıyorum. Sakıncasız, eskiden Marksist
olup da görüşleriğini değiştirip bugün sağcı olan, gününü gün yapan, köşe dönen
eski devrimcilerle ilgili. Bunu da şu nedenle yapıyorum: Bir caydırıcı etkisi
olsun, herkes görüşünü cami avlusuna bırakılmış çocuklar gibi terkedip
kaçmasın. Amacım o.
Nuri Çolakoğlu: İnsanların görüşlerini değiştirmesine karşı mısınız?
Uğur
Mumcu: Hayır değilim, insan
olumlu anlamda değişiklik gösterir, dünya değişiyor, Türkiye değişiyor, ben de
20 yıl önceki düşüncemi koruyor değilim. Ama aynı çizgide yürüyorum. İnsan
görüşlerinde çok köklü değişiklikler de yapabilir, ama ne karşılığında? Önemli
olan bu. Şimdi bakıyorsunuz, 20 yıl, 25 yıl önce Yön Bildirisi'ne imza atmış.
Yani ne demiş? "Kalkınma devlet eliyle olur". Şimdi de "Kalkınma devlet eliyle
olmaz, özel sektör eliyle olur" diyor. O zaman bakıyorsunuz bir asistan; şimdi
profesör, holding profesörü. O zamanki aylığıyla şimdiki aylığını
karşılaştırıyorum, yeterli bir sonuca ulaşıyorum."
***
Ölünün arkasından konuşmak pek hoş bir şey değildir. Fakat kişiler, bir düşüncenin, bir hareketin yansıması haline gelmişlerse de bunlar açık biçimde dile getirilmelidir.
Çetin Altan ve Altangiller, ülkede "dönekliğin" sembol ve öncü isimleridir.
Neoliberalimizin evlatlarıdır.
Çetin Altan, "Yetmez ama evet" zihniyetinin tohumlarını atan kişilerin başında gelir.
İşte bu bağlamda "Sözde" halkçı, muhalif Birgün ve Cumhuriyet gazetelerinin Çetin Altan'ın ölümünü nasıl ve ne şekilde verdiğini görmek, onların kendilerini konumlandırdıkları "doğal" yerini de anlamamızı sağlayacaktır.
Sistemin, emperyalizmin süresi dolmakta olan bir tercihine olan eleştirilerinizi, daha düne kadar onla yanyana yürüyen ve seçimler sonrası yine yürüyebileceğini açıkça konuşan ve "daha fazla desteklenmeye başlayan" oluşum ve partileri destekleyerek yapıyorsanız, sizin yaptığınız muhalefet değil, sistemin "tercih değiştirme" sürecini meşrulaştırmaktır.
Sizler bu oyunu oynamaya devam ettikçe, bizler de (sizlere ait olan)parmağı değil de (beslendiğiniz, taraf olduğunuz) güneşi göstermeye devam edeceğiz.
Çünkü "Parmak güneşi gösterdiğinde, yalnızca aptallar parmağa bakar.”
Çağdaş BAYRAKTAR
25 Ekim 2015
***
Ölünün arkasından konuşmak pek hoş bir şey değildir. Fakat kişiler, bir düşüncenin, bir hareketin yansıması haline gelmişlerse de bunlar açık biçimde dile getirilmelidir.
Çetin Altan ve Altangiller, ülkede "dönekliğin" sembol ve öncü isimleridir.
Neoliberalimizin evlatlarıdır.
Çetin Altan, "Yetmez ama evet" zihniyetinin tohumlarını atan kişilerin başında gelir.
İşte bu bağlamda "Sözde" halkçı, muhalif Birgün ve Cumhuriyet gazetelerinin Çetin Altan'ın ölümünü nasıl ve ne şekilde verdiğini görmek, onların kendilerini konumlandırdıkları "doğal" yerini de anlamamızı sağlayacaktır.
Sistemin, emperyalizmin süresi dolmakta olan bir tercihine olan eleştirilerinizi, daha düne kadar onla yanyana yürüyen ve seçimler sonrası yine yürüyebileceğini açıkça konuşan ve "daha fazla desteklenmeye başlayan" oluşum ve partileri destekleyerek yapıyorsanız, sizin yaptığınız muhalefet değil, sistemin "tercih değiştirme" sürecini meşrulaştırmaktır.
Sizler bu oyunu oynamaya devam ettikçe, bizler de (sizlere ait olan)parmağı değil de (beslendiğiniz, taraf olduğunuz) güneşi göstermeye devam edeceğiz.
Çünkü "Parmak güneşi gösterdiğinde, yalnızca aptallar parmağa bakar.”
Çağdaş BAYRAKTAR
25 Ekim 2015
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder