Sözcü gazetesi yazarı Emin Çölaşan, 29 Ekim 2015'te bir yazı yazdı. Hem de Cumhuriyet Bayramında yazdı.
Hayır, bu yazıdan daha önceki yazılarında yaptığı sistem içi yönlendirmelere ve tek kutuplu düşmanlıkla o kutup dışındaki her şeyi -terör örgütü de dahil- meşrulaştırma sürecine olan katkısına değinmeyeceğiz. Aynı yazıda yaptığı HDP yönlendirmesine de.
Yapacağımız, yazısı üzerinden söylediklerini yine başka bir yazısı üzerinden irdelemek, irdeletmek ve açıklama beklemek.
Yazısının Fethullah Gülen cemaati ile ilgili olan kısmı şu şekilde:
"Burada açıkça söylüyorum… Bugüne kadar hakkında nice yazılar yazıp mahkemelik olduğum Fethullah ekibinin, başka bir deyişle cemaatin, terörle ilgisi olduğuna hiçbir zaman inanmadım.
Şimdi piyasaya adına FETÖ dedikleri en son terör örgütünü sürdüler (Fethullahçı terör örgütü).
Cemaati yok etmek amacıyla, durduk yerde, aslı astarı olmayan yeni bir dandik örgüt yarattılar.
Hiç kimse bu sözde terör örgütünün hangi silahlı eylemi gerçekleştirdiğini bilmiyor! Devlet belgelerinde, savcılık iddianamelerinde ve mahkeme kararlarında böyle bir bilgi ve belge yer almıyor.
Taktik çok ilginç!
Hükümete karşı olanları terör örgütü ilan edeceksin!
...
Bugün Fethullah’ı terör örgütünün başı ilan eden faşist iktidarın yakın geçmişte çevirdiği dümene çok kısaca göz atalım.
“Ergenekon terör örgütü(!)” ve “Balyoz darbecileri(!)” diye masallar uydurmuşlardı. Böyle terör ve darbe örgütleri yoktu. Ama kendilerine karşı olan yüzlerce aydını ve subayı tutuklayıp içeri tıktılar, yıllarca hapis yatırdılar.
Amaç toplumu bu yolla korkutup sindirmekti.
...
İşin acı tarafı neydi, anımsayın!..
Bunlar olurken, şimdi benzeri kendi başına gelince haklı olarak ağlaşan cemaat hep alkış tuttu ve AKP’ye destek verdi… Çünkü o zaman aralarında henüz çıkar kavgası patlamamıştı. Cemaat AKP’nin taşeronluğunu ve tetikçiliğini yapıyordu.
Şimdi aynı haksızlık ve hukuksuzlukla kendileri boğuşuyor.
Atalarımız “Etme bulma dünyası” demiş, doğru söylemiş.
...
Biz gerek Ergenekon ve gerekse Balyoz davalarında elimizden geleni korkmadan yaptık, haksızlığa uğrayan o insanlara hep destek verdik.
Her iki dava da fos çıktı.Bugün de aynı desteği cemaate karşı sergilenen haksızlık ve hukuksuzluğa karşı veriyoruz." [1]
***
Yeniçağ gazetesi yazarı Yavuz Selim Demirağ, İmamların Öcü adında bir kitap yazdı.
Kitabın alt başlığı:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Cemaat Yapılanması".
Kitabın ilk basımı bundan 5 ay önce Mayıs 2015'te yapıldı.
Ve Nihat Genç ile birlikte bu kitaba önsöz yazan Emin Çölaşan hatırlayalım orada ne demişti:
"(...)
Aradan haftalar geçti... Son gördüğümde yine yorgundu ama mutluydu. Gözlerinin içi gülüyordu:
-Abi kitabın sonuna geldim. Çok güzel oldu, çok şeyi belgeledim.
Coşkuyla anlatıyor, beni de heyecanına ortak ediyor.
Ben böyle bir yazar hiç görmedim. Türkiye'nin neredeyse bütün cezaevlerini gezdi, araştırdı, tutuklulularla söyleşiler yaptılar, onları bize anlattı.
Her yerden belge topluyordu, kitap için dört dörtlük bir arşivi olmuştu.
Kendisinden söz istemiştim:
- Kitap baskıya girmeden önce bana getir, bir göz atayım.
Bir gün kitabı getirdi, ben de bir göz atmak için eve götürdüm!
Fakat daha ilk birkaç sayfayı okuyunca gördüm ki bu kitap göz atmak için değil, baştan sona bir solukta okunmak için yazılmıştır.
Bitirince açtım telefonu, Yavuz'u kutladım.
***
İmamların Öcü bir Türkiye gerçeği. Çok acı bir gerçek ama ne yazık ki öyle.
Devleti Cemaate teslim eden, yaptıklarına -işine geldiği sürece- göz yuman, sonra da onlarla hırlaşmaya başlayan Tayyip'in eseri.
Yavuz Selim Demirağ olayı tam da göbeğinden yakalamış, kendi yaşam öyküsünden de kesitler verip belgelemiş, anlatmış.
Adına cemaat denilen bu topluluğun nerelere nasıl sızdığı...
Türk ordusundaki Cemaatçiler...
Askeri liselerden Harp Okulları'na gelen, Cemaat'e girmeyince kovulan öğrenciler...
Kurulan tezgahlara sessiz kalan komutanlar...
Yavuz Selim Demirağ bu kitapta büyük bir iş başardı, önümüzü açmış oldu...
Çünkü böylesi ilk kez yazıldı. Sevgili gazeteci arkadaşımı kutluyorum.
Ellerine sağlık, pislikleri deşifre edip vatan hizmeti yaptı." [2]
***
İnsan sormadan edemiyor:
Hangi Emin Çölaşan?
Çünkü "İmamların Öcü" kitabı, cemaatin nasıl bir örgüt olduğunu, hatta terör örgütü olduğunu, bir devlete alenen nasıl saldırdığını, insanlara ve kurumlara neler yapıldığını Emin Çölaşan'ın da yazısında sık sık vurguladığı gibi "Belgeler" ile kanıtlıyor.
Bu kitabı okuyan, beğenip önsöz yazan birisi, bundan 5 ay sonra bu tarz bir yazıyı nasıl yazar?
Daha önemlisi neden yazar?
Etik kavramını önemseyen okurları açısından Emin Çölaşan'ın bu konuda işi zor.
Çünkü öncelikle İmamların Öcü'ne yazdığı önsöz hakkında bir açıklama yapmak zorunda.
Sonrasında 29 Ekim yazısından ötürü önsöz yazdığı kitabın yazarına bir açıklama yapmak zorunda.
Ve de daha önemlisi, -özellikle mevzubahis AKP olduğunda birilerine çok rahat biçimde "koyun", "göbeğini kaşıyan adam", "cahil", "biatçı" diyebilen- Emin Çölaşan okuyucuları, bu konunun peşini bırakmamak zorunda.
Zamanında Uğur Mumcu'ya sormuşlardı, neden "Sakıncasız" adında bir tiyatro oyunu yazdığını, o da şöyle açıklamıştı:
"Bunu da şu nedenle yapıyorum: Bir caydırıcı etkisi olsun, herkes görüşünü cami avlusuna bırakılmış çocuklar gibi terkedip kaçmasın. Amacım o."
Biz de aynı amacı taşıyoruz.
5 ay önce "Cemaat adında bir yapılanma vardır, bunlar devlet kademe ve kişilerine saldırıyor, devleti işgal ediyordur" deyip, 5 ay sonra da "Fethullah ekibinin, başka bir deyişle cemaatin, terörle ilgisi olduğuna hiçbir zaman inanmadım." diyemesinler, dediklerinde de bunun hesabını versinler diye!
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
30 EKİM 2015
DİPÇE
[1] http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/emin-colasan/simdi-cemaati-savunma-zamani-971875/
[2] İmamların Öcü, Yavuz Selim Demirağ
Kitabın alt başlığı:
"Türk Silahlı Kuvvetleri'nde Cemaat Yapılanması".
Kitabın ilk basımı bundan 5 ay önce Mayıs 2015'te yapıldı.
Ve Nihat Genç ile birlikte bu kitaba önsöz yazan Emin Çölaşan hatırlayalım orada ne demişti:
"(...)
Aradan haftalar geçti... Son gördüğümde yine yorgundu ama mutluydu. Gözlerinin içi gülüyordu:
-Abi kitabın sonuna geldim. Çok güzel oldu, çok şeyi belgeledim.
Coşkuyla anlatıyor, beni de heyecanına ortak ediyor.
Ben böyle bir yazar hiç görmedim. Türkiye'nin neredeyse bütün cezaevlerini gezdi, araştırdı, tutuklulularla söyleşiler yaptılar, onları bize anlattı.
Her yerden belge topluyordu, kitap için dört dörtlük bir arşivi olmuştu.
Kendisinden söz istemiştim:
- Kitap baskıya girmeden önce bana getir, bir göz atayım.
Bir gün kitabı getirdi, ben de bir göz atmak için eve götürdüm!
Fakat daha ilk birkaç sayfayı okuyunca gördüm ki bu kitap göz atmak için değil, baştan sona bir solukta okunmak için yazılmıştır.
Bitirince açtım telefonu, Yavuz'u kutladım.
***
İmamların Öcü bir Türkiye gerçeği. Çok acı bir gerçek ama ne yazık ki öyle.
Devleti Cemaate teslim eden, yaptıklarına -işine geldiği sürece- göz yuman, sonra da onlarla hırlaşmaya başlayan Tayyip'in eseri.
Yavuz Selim Demirağ olayı tam da göbeğinden yakalamış, kendi yaşam öyküsünden de kesitler verip belgelemiş, anlatmış.
Adına cemaat denilen bu topluluğun nerelere nasıl sızdığı...
Türk ordusundaki Cemaatçiler...
Askeri liselerden Harp Okulları'na gelen, Cemaat'e girmeyince kovulan öğrenciler...
Kurulan tezgahlara sessiz kalan komutanlar...
Yavuz Selim Demirağ bu kitapta büyük bir iş başardı, önümüzü açmış oldu...
Çünkü böylesi ilk kez yazıldı. Sevgili gazeteci arkadaşımı kutluyorum.
Ellerine sağlık, pislikleri deşifre edip vatan hizmeti yaptı." [2]
***
İnsan sormadan edemiyor:
Hangi Emin Çölaşan?
Çünkü "İmamların Öcü" kitabı, cemaatin nasıl bir örgüt olduğunu, hatta terör örgütü olduğunu, bir devlete alenen nasıl saldırdığını, insanlara ve kurumlara neler yapıldığını Emin Çölaşan'ın da yazısında sık sık vurguladığı gibi "Belgeler" ile kanıtlıyor.
Bu kitabı okuyan, beğenip önsöz yazan birisi, bundan 5 ay sonra bu tarz bir yazıyı nasıl yazar?
Daha önemlisi neden yazar?
Etik kavramını önemseyen okurları açısından Emin Çölaşan'ın bu konuda işi zor.
Çünkü öncelikle İmamların Öcü'ne yazdığı önsöz hakkında bir açıklama yapmak zorunda.
Sonrasında 29 Ekim yazısından ötürü önsöz yazdığı kitabın yazarına bir açıklama yapmak zorunda.
Ve de daha önemlisi, -özellikle mevzubahis AKP olduğunda birilerine çok rahat biçimde "koyun", "göbeğini kaşıyan adam", "cahil", "biatçı" diyebilen- Emin Çölaşan okuyucuları, bu konunun peşini bırakmamak zorunda.
Zamanında Uğur Mumcu'ya sormuşlardı, neden "Sakıncasız" adında bir tiyatro oyunu yazdığını, o da şöyle açıklamıştı:
"Bunu da şu nedenle yapıyorum: Bir caydırıcı etkisi olsun, herkes görüşünü cami avlusuna bırakılmış çocuklar gibi terkedip kaçmasın. Amacım o."
Biz de aynı amacı taşıyoruz.
5 ay önce "Cemaat adında bir yapılanma vardır, bunlar devlet kademe ve kişilerine saldırıyor, devleti işgal ediyordur" deyip, 5 ay sonra da "Fethullah ekibinin, başka bir deyişle cemaatin, terörle ilgisi olduğuna hiçbir zaman inanmadım." diyemesinler, dediklerinde de bunun hesabını versinler diye!
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
30 EKİM 2015
DİPÇE
[1] http://www.sozcu.com.tr/2015/yazarlar/emin-colasan/simdi-cemaati-savunma-zamani-971875/
[2] İmamların Öcü, Yavuz Selim Demirağ
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder