1 Ekim 2015 Perşembe

DÜNÜN SONUCU BUGÜN




"Görünürde" ve "bugün" yandaş olmayan tüm yayın organlarında öncelikli tek bir haber vardı:
"Ahmet Hakan'a çirkin saldırı" (Şehit haberlerinin öncelikli olmasını mı bekliyordunuz?)

Ahmet Hakan'ın durumunu Ahmet Hakan gibi yazmadan önce bir şeyleri hatırlatalım:

Bu olay, AKP'nin, hatta cemaatin çalışma tarzının uygulamalı bir göstergesidir.

Bu zihniyet ortaya bir iddia atar. İddia tepki çekerse dondurularak daha uygun zamana kadar beklemeye alınır. Eğer fazla tepki görmezse sonraki aşamada iddianın yarattığı zeminde hedef gösterilir. Hedefle ilgili ithamlara da yeterli "karşıtlık" oluşmazsa da iddianın temelindeki hedef kapsamında işlemler uygulanır ve amaca ulaşılır.

Mantık olarak kumpas davalarla bu saldırı arasında fark yok.

Amaaa,

bundan sonrasına Ahmet Hakan gibi, Ahmet Hakan'a seslenerek devam edelim.

Erdoğan geldiğinde ne kadar mutluydun Ahmet Hakan, hatırlıyor musun?

Bizim başına eklediğimiz "kaçın" kelimesini kaldırıp, "demokrasi geliyor" kısmına spot oluyordunuz.

Yetmez ama evet kıvamındaydınız. Erdoğan'ın devam edeyim mi sorusuna "et et et" diye tempo tutar bir haliniz vardı.
12 Eylül darbesini kötü polis, 12 Eylül darbesinin ürünlerini iyi polis olarak siz bellediniz.
Bellettiniz.

Sizler, demokrasiyi demokrasiyi kullanarak yok etmek isteyen bu silaha "susturucu" oldunuz, yetmedi vitrin oldunuz.

Açık ve dürüst konuşmakta fayda var.

Saldırıya üzüldüm diyemiyorum. Çünkü yediği yumruğun güçlenmesinde payın var.

Sevindim de diyemiyorum, çünkü ne olursa olsun hukuk her daim hakim olmalı ülkeye.

Yanlış yapana yanlışı hukuk kesmeli. Yasalar ya uygulanmalı, uygulanamıyorsa da değiştirilmeli.

Herkesin kendi adaletini tahsis etmeye kalktığında kaos kaçınılmazdır. Ve bu ateş herkesi yakar.

Kumpas davaları sırasında ne kadar memnun olduğun hala hafızamızda Ahmet Hakan.

Pek tıkalıydı o zaman da kulakların bazı şeylere.

Sana yapılan saldırı, birilerinin gözdağı gösterisidir.

"Özgür basına" saldırı diyenler oluyor bu olaya, tam özgür diyeceğim, beni bir gülme tutuyor devamını getiremiyorum.

İçim acıyor mu?

Evet, hem de fazlasıyla.

Beslediğiniz canavarın size (de) saldırması sonucunda ödediğiniz bedelcik( Kumpas davalarında aydınların ödediği bedelin yanında sizinkisi sadece "bedelcik" kalır),

kırılan bir burun ve kaburga kemiği,

yazılarında cicileştirmek için her şeyi yaptığın HDP'nin "sahibi" PKK tarafından şehit edilen askerlerimizden daha değerli görülüyor.

Daha fazla haber değeri taşıyor.

Bir yandan da belki anlamışsındır, senin sosyal medyadan "şakalaştığın" kişiler şakayı kaka yapabiliyorlarmış.

Belki bu ders olur sana da mizah saatini başka kişilerle değerlendirirsin.

Geçmiş olsun Ahmet Hakan.

Birileri, zamanında besledikleri insanları daha kolay harcayabiliyorlar sanırım.

Belki de daha kolay "paha" biçebildiklerindendir.

Ki sen şimdi 24 karat muhalifsin birilerinin gözünde.

Ama bizler geçmişi unutabilenlerden değiliz.

Zamanında burnu ve kaburgası kırılmış birisi olarak, tampon fena kaşındırır bilirim. Sonrasında daha kırılgan olur burun, nefesin çabuk kesilir, hatta gözlerin yaşarır darbe sırasında.
Kaburga kırığı da fenadır, çünkü ne bandaj yapılır ne de alçıya alınır. Aldığın her nefes sana batar. En az 1 ay.

Belki aldığın ve batan her nefeste geçmişe yolculuğa çıkarsın.
Kendine "Kader diyebilir miyim" diye sorarsın.

Geçmiş olsun Ahmet Hakan.

Yine de iyi yanından bak.

Artık Cihangir kadınlarına anlatacak "esaslı" bir hikayen var.

Ayrıca kusura bakma, kötülerin kavgasına "duyar kasma" ancak bu kadar oluyor bizim buralarda.

Ha bu arada,
hatırladın mı,

Senin gibilere ölüm döşeğinden "meydan okuyan" bir Amiral vardı.

"O'nun sana selamı var" diyemiyorum. Çünkü senin gibilerinin "manşet" olduğu davalar yüzünden artık bedenen aramızda değil, ruhen olsa da.

Bak mesela bu durumu da düşün Ahmet Hakan.

Senin acısa da, yer yer kırılsa da bir hayatın var hala.

Oysa birileri , en sevdikleri yanlarını kendileriyle birlikte gömdü toprağa, senin gibiler yüzünden.

B-öyle işte.

Çağdaş BAYRAKTAR
1 EKİM 2015

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder