10 Mayıs 2015 Pazar
Tazetaze Canlıcanlı Tanetane YazıMıBuNe - Misilleme Kurşunkalem
"Al bu kafayı sepete ekle / binbir türlü mavra söyle"
***
Yine bir gün,
-tam da bugün-
siyasi ortamın yarattığı buhranlı ortamdan nefes almak adına kaçasım var.
Bir bahane bekliyorum.
Sonra anlıyorum ki bu bekleyiş,
hiç olmayan bir otobüsü hiç geçmediği bir durakta bekleyişten farksız.
Kendi uçak fabrikalarımızı traktör fabrikasına dönüştürüp, kanatlarımızı sökeli neredeyse 50 yıl olduğuna göre olmayan otobüsü yapmaya kalkmak fazla uzun sürer. Ki "Bu ülkede hiçbir başarı cezasız kalmaz" geyiğine girmiyorum bile (tamam sustum).
[ Hem girsek ne olacak abi? Cezamızı çeksek, payımıza düşen bedeli "eyvallah" deyip de ödesek ne olacak? ]
Sonra bir parça açıyorum.
Parçalar, her renk hunime göre ayırdığım, zamanla farklı farklı hunilerimin tamamlayıcısı, olmazsa olmazı olan parçalar.
***
İnsanın yazarken düşünmeye çok fırsatı oluyor...
"Ctrl+s"nin verdiği güveni veren kaç tane dostu olur insanın hayatta?
Peki ya "Ctrl+z"?
Hayatında her yerinde "Ctrl+z" yapma şansımız olsa,
doğmadan ölmez miydi bir çok "keşke"?
O zaman her şey mükemmel mi olurdu?
Yoksa bu "yardımcılar", hilelere başvurarak ve yenildiğin noktada yeniden açtığın oyunda kazandığın "başarı" gibi uçucu ve samimiyetsiz mi kılardı hayatı?
...
***
"Beni dinlemiyor / beni dinlemiyor / iteklemiyorum ben de susuyorum hemen / yarım kalıyor"
Kim?
Ben.
Kendimle yaptığım kavgaların hararetini söndüremediğim noktada kendimi hedef aldığım cümlelerim var benim.
Sonra bunları yazıp da paylaştığımda,
benim benle ilgili olduğu gibi benle alakalı ve beni hedef alan,
bu cümlelerle de gocunan kişiler oluyor.
Ters dönmüş hamamböceği kıvamlarından varlıklarının farkında vardığım.
Belki çoğu sinek,
lakin mide bulandırıyorlar.
Belki de yazılarım,
sinek öldürmek için kullanılan plastik aparattan ziyade makineli bir tüfek.
Makineli tüfekle sinek öldürülebilir mi?
Evet.
Tabi bu durumda tercih edilmesi gereken durum,
sineğin vücuduna -mümkünse de alnına- konmamış olmaması.
***
Arif'in Mençıstır'a attığı golü ararken seke seke İzzet Altınmeşe'nin "Düğmeli" parçasına gelmiş gibi hissediyorum kendimi.
Bitirmeden belirleteyim:
Bu yazıda kimseye laf sokma kaygısı taşımıyorum.
Çünkü insanların laf sokulma alanına girmelerinin sebebi,
benim kendim hakkımda düşündüklerimin bir kısmına eşlik etmeleri.
İyi de,
ben,
-çok özel bir şey olmadıkça-
-ki son 28 yılda bu tarz şeyler pek olmadı- ,
kendimi dahi ciddiye alamıyorum?
Yazımın finali için rutin kaygılarımı duymak yerine,
"e artık olduğu kadar" kolaycılığı ve kaderciliği ile yaklaşıyorum mevzuya.
***
"Ben dağıttım evini / sen erittin beynimi / koca yaşlı şişko dünya / gel anlaşalım önce / ver gözümün ferini geri
geri
geri
geri geri"
Misilleme Kurşunkalem
11 Mayıs 2015
Adana 0150
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder