İlk defa bir CHP yöneticisinin devletçilik ilkesindeki çentiği fark edip, bunun anlamını anlayıp, savunduğunu gördüm.
Hazır birisi devletçilik okundaki çentikten bahsetmişken biz de o çentiğin derinine inelim.
Devletçilik okundaki çentik, Medeni Bilgiler kitabında da "Mutedil(ılımlı) devletçilik" olarak geçer. Devlet kapitalizmini reddeder, aynı şekilde liberal ekonomik anlayışı da. Özel sektör ile devleti "uzlaşabilir" ve "uzlaşması gereken" olarak değerlendirir. Devlet, ulusal çıkarları zedelememesi şartıyla özel sektörü destekler. Fakat devlet için hayati önemli olan ya da özel sektör açısından kar yapmayacağından tercih edilebilir olmayan sektörlerde sorumluluk alır, uygulayıcıdır. Ülke için yeni bir alan açılacaksa ve özel sektör bu konuda çekingense bu konuda öncü olur, yine belirtilen çerçevede bu alan olgunlaştıktan sonra bunu özel sektöre devredip başka ihtiyaca ağırlık verir. (Zaten sosyal devlet olmak da bunu gerektirir.) (Bu yaklaşım, Kemalist model; ekonomik literatürde "Solidarist Korporatizm" olarak da geçer.)
Ve de özel sektör ile devlet arasındaki oranı(Misal yüzde 60 devlet yüzde 40 özel sektör) sabit tutmaz, dönemin şartlarına ve ihtiyaçlarına göre ülkeyi yöneten kadro belirlemelidir der.
Başka hiçbir ekonomi modeline benzemez, bizzat Kemalist yönetim tarafından 5 yıllık kalkınma planı ile uygulanmış ve başarılı olmuştur. Öncesinde gelişmekte olan ve gelişmemiş 3. Dünya ülkelerinin kalkınmasında Marksizmin alternatifi olarak kabul edilen bu ekonomi modeli, Neoliberalizmin çöküşü ile beraber tüm dünya ülkeleri için bir alternatif haline gelmiştir. Çin ekonomisinde de bu modelden esintiler görürüz.
Bu aşamada ünlü Fransız hukukçu ve Siyaset Bilimci Prof. Maurice Duverger'in 1963 basımlı "Le Kemalizme" kitabındaki bir paragrafı anımsamakta fayda var:
“Kemalizm, Moskova ve Pekin’in etkisinde kalmamış az gelişmiş ülkelerde, doğrudan ya da dolaylı çok yönlü sonuçlar uyandırmıştır. Kemalizm, Kuzey Amerika (ABD) ve Batı Avrupa rejimlerinde bulunmayan nitelikleriyle, Marksizmin gerçekten alternatifidir. Marksizm uygulamasına girmek istemeyen ülkeler, Batı demokrasisi karşısında, saptadıkları yetersizliklere çözüm getiren, Kemalist modeli tercih edebilirler."
Mutedil devletçilik anlayışının sosyalist modele, serbest piyasaya, liberalizme bakışı da bizzat Atatürk'ün dilinden şu şekilde açıklanır:
“Türkiye’nin tatbik ettiği devletçilik sistemi, on dokuzuncu asırdan beri sosyalizm nazariyecilerinin ileri sürdükleri fikirlerden alınarak tercüme edilmiş bir sistem değildir. Bu Türkiye’nin ihtiyaçlarından doğmuş, Türkiye’ye has bir sistemdir. Devletçiliğin bizce manası şudur: Fertlerin hususi teşebbüslerini esas tutmak; fakat büyük bir milletin bütün ihtiyaçlarını ve birçok şeylerin yapılmadığını göz önünde tutarak, memleket ekonomisini devletin eline almaktır. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Türk vatanında asırlardan beri ferdi ve hususi teşebbüslerle yapılmamış olan şeyleri bir an evvel yapmak istedi... Bizim takip ettiğimiz yol görüldüğü gibi liberalizmden başka bir yoldur.”
İdeoloji demek, ekonomi demektir...
Bizlerin de bahsettiği, savunduğu ve "Sosyalist" ve "Liberal" modelden farklı, kendine "has" olan ve eskimesi gerektiği halde dünyadaki ekonomik gelişmelerle her geçen gün daha güncel hale gelen Üçüncü Yol'u, Kemalist modeli, işte bu yol ve modeldir...
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
31 MAYIS 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder