CHP'li dostlar, kardeşler, arkadaşlar, büyükler...
Tane tane anlatalım.
Erdoğan, özellikle CHP seçmeninin gözünde "yolsuzluk yapan", "hırsız" olarak algılandığını bilmiyor mu?
Biliyor.
Kılıçdaroğlu için "Devletten aldığı maaş dışında tek kuruşu çalışarak kazanmamış adama ana muhalefet partisini emanet ederseniz olacağı bu.” dediği zaman, kendisinin CHP seçmeninde yine böyle algılanacakken, bu söylemiyle Kılıçdaroğlu'nun da "namuslu, helal para kazanmış, dürüst" insan algılanacağını bilmiyor mu?
Bal gibi de biliyor.
Zaten bildiği için yapıyor.
Erdoğan, kendisini ayakta tutan başlıca unsurun sahte muhalefet olduğunu biliyor.
O yüzden bu tarz paslarla (sahte) muhalefet liderinin yemini, suyunu eksik etmemiş oluyor. Sağlıklı besliyor.
Karşıtlık ekseninde siyaset sayesinde kime saldırsa karşı cephede ona sahip çıkılacağını biliyor. O yüzden de sürekli Kılıçdaroğlu'na saldırıp sahiplenilmesini sağlayarak, muhalefet liderini de kendisi belirliyor.
16 Nisan Referandumu gibi günlerde ve ulus devlet, Türklük, kurucu felsefe karşıtlığı konularda Kılıçdaroğlu Erdoğan'a pas atıyor, diğer durumlarda da Erdoğan Kılıçdaroğlu'na pas atıyor.
Bunun üzerine de Kılıçdaroğlu'nun varlığından maddi-manevi faydalanan ya da karşıtlık ekseninde siyasetle algıları tıkanan kişiler hemen sosyal medyada etiket oluşturuyor:
Çıkarı, menfaati olanın bu fırsatı kaçırmamasını anlıyoruz da Kılıçdaroğlu'nun yetersizliğinin farkında olanlara ne oluyor?
Bu hafıza tarzlarıyla en çok da balıklara ayıp ediliyor.
Çok açık söyleyelim.
Erdoğan, yıllardır neredeyse her gün oynanan bu oyunu göremeyen kişilerden daha zeki ve bu oyuna gelen CHP'liler de koyun dedikleri AKP'lilerden daha koyun.
Hem, dekoru, sahnesi bile değiştirilmeden yıllarca aynısı sahnelenen oyuna gelen koyun değil de nedir?
(Bu gibi kişiler başkalarına aptal, salak, koyun demeyi çok sevdiği için özellikle onların sevdiği terminolojiyi kullanıyorum, lütfen ötekileşmesinler, başka bir niyet aramasınlar.)
Bir kişinin sadece devletten maaş almış olmasının namuslu, dürüst olması için yeterli olacağına inanan kafayı da aynı kişinin, ülkenin namusu değerlerden seçmenin namusu oya kadar birçok konuda nasıl davrandığını, davranmadığını hatırlamaya davet etmeli...
Ve de karşı söylemle "namuslu, dürüst" ilan edilen kişinin belediyelerde dönen akçeli işlere nasıl seyirci kaldığını, belediyelerde işe alınan kişilerin nasıl "genel başkan militanı" olarak her daim kullanıma hazır tutulduğunu, 16 Nisan referandumundan sonra bile bu kişilere meclis grup toplantısında "Türkiye seninle gurur duyuyor" ve "Halkın umudu Kılıçdaroğlu" sloganı attırıldığını da unutmamalı, sevgiyle de anmamalı...
BU KAFAYLA BU KADAR!
Eğer sen, Rusya'nın da desteği sayesinde Afrin'e operasyon yapabilirken Rusya'nın "Kimyasal ile ilgili algı operasyonu yapılacak" demesine rağmen, sözde seni çekemeyen, kıskanan, hedef yapan Batı'nın "Doğu Guta'da kimyasal kullanılıyor, siviller ölüyor." algısına tetikçi olursan, Rus Lavrov da çıkar, "Türkiye, Afrin'in kontrolünü Suriye'ye geri vermeli" der.
Ne bekliyordun, ne sanıyordun?
Kucaktan kucağa gezmeyi, cin olmadan adam çarpmaya çalışmayı, bir kendini akıllı geri kalan herkesi salak sanmayı denge politikası diye yutturmaya çalışırsan dış politikada varacağın nokta ve stratejik derinlik bu kadar.
Kabile yönetemeyecek "kafa"ya ülke yönetimini teslim edersen böyle olur.
Bu kafayla kılavuzumun karga olduğu da aşikar.
Ey devlet aklı, neredeysen gel ve masaya üç kere vur!
Dış politikada ülkeyi uçuruma sürükleyenleri de Türk askeri etkisiz hale getiremez ya!
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
9 NİSAN 2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder