Bu fotoğrafta olan, yapılan nedir?
Türkiye Cumhuriyeti'nin defin işlemi.
Defalarca parça parça anlattık, şimdi bir de topluca anlatmaya çalışalım.
1938'den 2002'ye kadar olan hükümetler, emperyalizmin -özellikle ekonomik- beklentilerini karşılamışlardır.
Sadece ekonomik beklentilerin yetmediği, askeri hatta coğrafi taleplerin karşılanmasını istediği yerde emperyalizm, bir projeyi bu topraklarda "seçtir"miştir -bu küstah ve sekter tavra sekter, git! diyemediğimiz için- :
AKP.
Efendisinden aldığı görevle yola çıkan daha doğrusu verdiği vaadler karşılığında tercih olunan iktidarın yürüdüğü dikenli yolun temizlenmesi gerekmekteydi öncelikle.
Bu da muhalefetinden ordusuna kadar toplumun tüm sinir uçlarının törpülenmesi ile mümkün olabilirdi.
Kumpas davalar bu sebeple uygulamaya konuldu.
Kumpas davalarında tasfiye edilenlerin yerine kumpasla varolan kişiler tercih edildi.
Peki bu fotoğraf bize başka neleri anlatır?
AKP ile HDP arasında Türkiye Cumhuriyeti'ne "bakış açısı" açısından farklılık yoktur.
IŞİD ile PKK arasında Türkiye Cumhuriyeti'ne "bakış açısı" açısından fark olmadığı gibi.
PKK'ya yapılan operasyonlar, emperyalizmin uygulayıcısı olma açısından tek tercih kalma meselesidir.
Emperyalizm tarafından son dönemde daha çok parlatılan HDP'nin ekarte edilmesi, onun söylemlerinin ve beklentilerinin CHP tarafından uygulanması öncelikli hedeftir.
(MHP sürece dahil değil çünkü Bahçeli'nin şu sıralar ülkeden daha önemli sorunları var.)
(Vatan Partisi mi nerede? Erdoğan'ın sarayının gölgesi üzerine denk gelmiş Perinçek'in, o yüzden fark edilmemekte.)
10 yıl önce bölücülerin aklından geçiremediği şeylerin şimdi "barış", "demokrasi" adı altında alınabildiği hatta bunların Cumhuriyeti kuran parti tarafından dillendirilebildiği yerde PKK gibi paravanına zarar veren bir örgütü artık neden desteklesin, riske girsin ki AB-D?
...
Bu fotoğraftaki tabela, "Türkiye Cumhuriyeti'ni kapatıyoruz kardeşim, bitti artık bitti!" demektir.
Bu tabela, ulus-devletin son çırpınışları, yok edilişinin ufak bir yansıması niteliğindedir.
Bu fotoğraftaki tabela, yeni anayasa ile "insan"ların her şeyden önce kimlik olarak öne çıkacağı, hatta sadece kimlik olarak var olacağı ve birbirleriyle kimlik kimliğe çarpışarak bu toprakların Ortadoğulaşmasına katkı sağlayacağının izahı olarak karşımızda durmaktadır.
(2-3 yıl sonra "Ama biz gerçekten barış olacağını sanmıştık, ülkede bomba patlatan teröristlerin taziyesine giden kişilerle verince el ele" demeye kalkan olursa da vurun ağzına kürekle, vatansız kalmışlığın verdiği meşruluk ve öfkeyle.)
Ve önce partim yerine önce vatanım denmediği sürece,
gerisi laftır,
teferruattır,
kendi mezarının toprağını daha özenle kazılmış mezarının içinden itinayla beslemek,
en güzel çiçeklerle süslemek,
çiçeklerin yeterince canlı olmadığından yakınmaktır.
gerisi laftır,
teferruattır,
kendi mezarının toprağını daha özenle kazılmış mezarının içinden itinayla beslemek,
en güzel çiçeklerle süslemek,
çiçeklerin yeterince canlı olmadığından yakınmaktır.
Gördüğünüz fotoğraftaki o yolda, yoldan çıkmak için gaza basan şoförün kontrolündedir Türkiye.
Bu fotoğraftaki tabela var ya,
işte tam da oradadır. Dönüşü olmayan yerden geçmek üzeredir.
Üstelik tabelada her şey yazdığı halde!
Anlamadan "amin" dediğinizden farkı fark etmiyor olabilirsiniz ama yanılıyorsunuz.
O camilerden yükselen ses ezan değil, ölmemiz bile beklenmeden adımıza okutulan selânın ta kendisidir artık.
Ki farkı da barizdir, tabi anlamak isteyene.
Neden mi anlatıldı şimdi bunlar, hem de "Acaba ne anlarlar, partisel reflekslerle karalamaya mı kalkarlar" derdine düşmeden, sere serpe,
Çünkü her şeye rağmen Cumhuriyet yurttaşıyız -şimdilik- bilmekte fayda var diye.
ÇAĞDAŞ BAYRAKTAR
23 Şubat 2016
23 Şubat 2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder